Yörük kültürü eşsiz bir bilgi varlığıdır
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Genç, Küresel Salgın SARS-CoV-2 (Koronavirüs-2019) kuralları ışığında 'Yörük Kültüründe Sanat' başlıklı bir konferans verdi.
-Depresyona girmeyen, kendi ile barışık hayatlar
Doç. Dr. Genç: ''İnsan bir bütün... Ne kadar bilime ihtiyacı varsa, o kadar inanca ihtiyacı var. Ne kadar felsefeye ihtiyacı varsa, o kadar sanata gereksinim oluşur. Bu bütünlük yakalandığı an psikolojik sorunları olmayan, depresyona girmeyen, kendi ile barışık insanlar oluşur. Yörük kültürünün her noktası sanat…''
Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Yörük Kültürü Uygulama ve Araştırma Merkezi (YORKAM) Batı Akdeniz Bölgesi'nde bilimsel ve saha faaliyetlerine hız kesmeden devam ediyor.
SDÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı ve aynı zamanda YORKAM Kurucu Müdürü Doç. Dr. Mustafa Genç, 19 Eylül 2020 Cumartesi günü, saat 09:30'da Döşemealtı Hilmi Beken Restaurant'ta (Antalya) ''Yörük Kültüründe Sanat'' başlıklı bir konferans verdi.
Yörük Sanayici ve İş İnsanları Derneği'nin (YÖRSİAD) organizasyonunda gerçekleştirilen konferans Küresel Salgın SARS-CoV-2 (Koronavirüs-2019) için gerekli olan tüm önlemler alınarak hayata geçildi.
YÖRSİAD Başkanı Aykut Ege, Küresel Salgın sürecinde birçok toplantılarını Webinar yöntemi ile hayata geçirdiklerini söyledi. Ege, kış bahçesinde gerçekleştirilen bu konferansın ise sanata verdikleri desteği göstermesi bağlamında önemli olduğuna dikkati çekti.
-Yörük kültüründe misafir çok güzel ağırlanır
YORKAM Kurucu Müdürü SDÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Mustafa Genç, kendisinin de bir Yörük olduğu bilgisini paylaştı. Yörük kültürünün her detayının özünde bir sanat olduğu kuramını ortaya atan Genç, şöyle dedi:
''Yörük kültüründe misafir çok iyi karşılanır. Bunun nedenini babama hep sormuşumdur. Babam der ki; 'biz dağlarda gezerken karşılaşacağınız insan sayısı çok az olur. Hayvanlarımız ile sürekli olarak dağlarda gezeriz. Gezerken de gördüğünüz insanlar ile de konuşmak için heyecan duyarsanız.'
Aslında kavramlara bakarken bizler hep hayatı farklıymış gibi algılıyoruz. Sanat sanki hayatın çok dışında bambaşka bir yerdeymiş gibi algıladık.
Bilimin geldiği noktada, 20'nci yüzyılın başlarında göreceli izafiyet teorisi çerçevesinde alanların uzmanlaşması, kavramların farklı yere gitmesi gibi görüşler ortaya çıktı.
İnsan bir bütün… Ne kadar bilime ihtiyacı varsa, o kadar dine ihtiyacı var.
Ne kadar inanca ihtiyacı varsa, bir o kadar felsefeye ihtiyacı var. Ona ihtiyacı olduğu kadar da sanata ihtiyacı var. Bu bütünlüğü bizler yakaladığımızda aslında psikolojik sorunları olmayan, depresyona girmeyen, gerçekten kendi ile barışık insanlar olabiliyoruz.''
-Coğrafya, geçim kaynağı, üretim…
Bugün bizlerin çok üst düzeye yerleştirdiği batılı sanatçıların bir çoğunu, Toros Dağları'na 300 sene önce getirmiş olsaydık, onların öğreteceği sanatsal üretim ne oldurdu?
Bu soru aslında insanların içinde olduğu coğrafya, geçim kaynağı ve bununla beraber ürettiği üretim süreçlerinin güncellenirliğini bende pekiştirmişti.
Yörüklerin göç sırasında en temel taşarından bir tanesi göç sürecidir. Havalar ısınmaya başladığı zaman hiçbir Yörüğü tutamazsınız. Güzellik dağlardadır. Göçmektedir. Özgürlüktedir. Sanatın temel noktasını oluşturan bu duygu da içimizdeki özgürlük duygusudur.''
Konferans sonunda Doç. Dr. Genç, katılımcılara Süleyman Demirel Üniversitesi'nin yayını olan ''Isparta Çevresi Yörük Kültürü'' kitabını armağan etti.
YÖRSİAD Başkanı Aykut Ege de, Doç. Dr. Genç'e 'Yörük Keyfiyesi' hediye etti.