Geleneğe sahip çıkmak geleceği teminat altına almakla eş değerdir

Avrupa'da şu zamanlarda 'çiçek ressamlığının' yükselen bir değer hâline geldiğini ifade eden Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Münevver Üçer,  ''bakıyoruz ki bizde de buna özenenler var. Oysaki Türk sanatlarının vazgeçilmez unsuru olan çiçeğin ilk tezhib ve minyatür örnekleri, 8 ve 9'uncu yüzyılda Orta Asya'da Karahoca ve Bezeklik'teki Uygur Türklerine ait duvar fresklerindedir. Bizim çok farklı değerlerimiz var. Ama arzu edilen seviyede sunamıyoruz '' dedi.

-Nadide eserler ve ekoller günümüze kadar gelmiştir

Prof. Dr. Münevver Üçer: ''Orta Asya 'dan Anadolu coğrafyasına göç eden kültür 'Tezhip, Hat, Minyatür, Cilt, Çini, Kalemişi, Halı ve Dokumacılık ' gibi pek çok sanatı da meydana getirmiştir. ''

''Geleneğe sahip çıkmak geleceği teminat altına almakla eş değerdir. Devletler süreklilik gösterdikçe sanat ve kültürleri de devamlılık gösterecektir. Başka bir deyişle tam tersinden bakılacak olursa sanat ve kültürüne sahip olan uluslar devamlılık göstermeye devam edeceklerdir.''

-''Geç Dönem Bezeme Sanatında Şukufe ''  

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi, Geleneksel Türk Sanatları Bölümü, Tezhip Sanatı Anasanat Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Münevver Üçer, Süleyman Demirel Üniversitesi 'nin (SDÜ) konuğu oldu. SDÜ Rektörlük Danışmanı Doç. Dr. Mustafa Genç'in organizasyonu ile tüm gün boyunca Konferans, Etkileşimli Atölye, Sanat Sergisi hayata geçirildi.

SDÜ'nün 1 Haziran 2017 tarihinde başlattığı ve hâlihazırda devam ettirilen 'Isparta'nın Somut Olmayan Kültürel Mirasları Tespiti Projesi' kapsamında Prof. Dr. Münevver Üçer, Güzel Sanatlar Fakültesi lisans ve yüksek lisans öğrencilerine yönelik ''Geç Dönem Bezeme Sanatında Şukufe '' başlıklı bir konferans verdi.

Prof. Dr. Münevver Üçer, daha sonra lisans ve yüksek lisans öğrencilerinin de etkileşimde olduğu ''Tezhip, Minyatür, Çini, Hat, Kalemişi'' alanlarında atölye çalışması gerçekleştirdi.

-Isparta'ya özel ''Hasbahçe: Gül Sergisi ''

Prof. Dr. Münevver Üçer, ardından 41 eserin yer aldığı ve tematik alanlarından biri de Rosa Damescana (Yağ Gülü- Isparta) olan sergi açtı. 'Hasbahçe: Gül Sergisi ' açılışını çiçeği burnundaki Isparta Valisi Aydın Baruş, Bayan Nagihan Baruş, Belediye Başkanı Şükrü Başdeğirmen ve SDÜ Rektörlük Danışmanı Doç. Dr. Mustafa Genç yaptı.

Isparta Belediyesi Kültür Merkeziˈndeki Hasbahçe: Gül Sergisi, Uluslararası Gül Festivali süresince sanatseverlerin izlenmesine ve beğenisine açık kalacak.

-Üç boyutlu, natüralist tarzda, bir tek kokusu eksik

Prof. Dr. Münevver Üçer, SDÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Saadet İkesus Altan Konferans Salonu'nda gerçekleştirdiği ''Geç Dönem Bezeme Sanatında Şukufe ''  başlıklı sunumunda tezhip sanatının en güzel örneklerini anlattı.

17'nci yüzyılda, çiçeklerin doğadaki hâli ile resmedildiğini ve kendine has bir karakter ile sanata uygulandığını anlatan Üçer, ''Şukufe kelime anlamı olarak 'çiçek buketi' demektir. Tezhip sanatında Şukufe çok önemli bir değer kazanmıştır. 18'inci yüzyıl, tezhib sanatında önemli yeri olan Ali Üsküdârî, çiçekleri, yeni bir anlayışla doğada görüldüğü gibi canlı ve parlak renkleriyle kurdele fiyonklarla bağlanmış çiçek buketleri olarak resmetmiştir'' dedi.

Kültürel mirasın sadece yapı, kitap, anıt eserlerle değil toplumun her katmanında kendi belleğini benimsemekle yaşayıp, devam edip, gelecek nesillere aktarılabileceğini kaydeden Üçer, '' Kültür ve sanatın yapı taşlarından olan geleneksel sanatlarımız yüzyıllardır süre gelen yapılanması ve kurallar bütünüyle kültürel mirasımızın farkındalığını yaratan en önemli unsurlardır. Sanatımızda yüzyıllara farkındalığın damgasını vuran isimler yetiştirmiştir. Bu geleneğin devamlılığı kültürel mirasında korunma kilitlerindendir. Türk toplumunun sosyal, kültürel ve günlük yaşamında belirleyici bir öğe olan sanat; toplumu bir arada tutan örf, adet, gelenek, görenek ve kültürel yapı ile bir bütündür. Orta Asya'dan Anadolu coğrafyasına göç eden bu kültür, Tezhip, Hat, Minyatür, Cilt, Çini, Kalemişi, Halı ve Dokumacılık gibi pek çok sanatı da meydana getirmişlerdir. Elyazması kitapların ve hüsn-ü hat levhaların altın ve boya ile yapılan kenar süslemelerine verilen isim olan tezhib, stilize ve yarı stilize doğadan yorumlanmış motiflerle yapılan süslemelerdir'' şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Münevver Üçer, şöyle dedi:

''Sanatımız adına kabul edilen ilk bezeme örnekleri, 8- 9'uncu yüzyılda Orta Asya'da Karahoça ve Bezeklik'teki Uygur Türklerine ait duvar fresklerinde yer alır. Bu fresklerde bugün kullanılan stilize ve yarı stilize çiçekleri, bazen yazıların kenarında bazen de bir rahibin elinde resmedilmiş olarak görmek mümkündür. Geleneğimizi oluşturan Türk bezeme sanatları, birçok çeşitlilik gösterse de özünde geçmişi olan din, dil, kültür, örf ve adet bağlamında bütünlük sağlayan bir birikimin eserleridir.

Bu bağlamda mihenk taşlarından biri olan "Tezhib" sanatı üzerinden örneklemek gerekirse,  gelenekten geleceğe olan sürecin devamlılığı ve sanattaki tekamülü de görülür. Orta Asya'nın kurak steplerinden daha verimli topraklar aramaya doğru göç eden Türkler, birçok geleneklerini de birlikte getirmiş ve yaşatmaya devam etmişlerdir. Büyük Selçuklu İmparatorluğu'ndan sonra hâkimiyetini sürdüren Anadolu Selçukluları tezhip sanatını Anadolu'ya taşımışlardır. Selçuklular zamanında, yapılanmaya başlayan ve kendi tarzını oluşturan tezhib, hat, çini gibi sanatlarda Sahib Ata Fahreddin Ali'nin himâyesindeki sanatçılar Nakkaşhâne geleneğinde çalışarak eserler üretmişlerdir.

El yazması eserlerin itina ile hazırlanması, bu nadide eserlerin devrin önemli kişilerine sunulmak üzere yapılması, hüsn-ü hat sanatıyla birlikte tezhip sanatının da gelişmesini sağlamıştır.

Osmanlı tezhib sanatının günümüze ulaşan ilk örnekleri, Fatih Sultan Mehmed'in tahta geçtiği 15'inci yüzyılın ikinci yarısında, başkentin Bursa'dan Edirne'ye taşındığı döneme aittir.

18'inci yüzyılda başlayan ''Türk Rokoko''  üslubu 19'uncu yüzyıl boyunca da devam etmiştir. Bu üslup bir asır boyu etkili olmuş, başta Kur'ân-ı Kerîm olmak üzere kıt'a levha ve hilye eserlerde yaygın olarak kullanılmıştır. Tezhib sanatının klasik formlarının dışında uygulanmış olan eserlerde, desen kompozisyonları yapraklar ve yapraklardan meydana gelen paftalardan oluşmuştur.

20'nci yüzyıl başlarında savaşlar ve ülkenin yeniden yapılanma sürecinde duraklayan klasik sanatlar, ''klasik dönem'' diye adlandırılan 16'ncı yüzyılın kuralları ve tarzında uygulanmaya başlanmıştır. Bu yüzyılda tezhib sanatında ise, klasik anlayışın kurallarının benimsendiği farklı arayışlar da etkili olmuştur. Tezhib sanatçıları klasik tezhib anlayışıyla işlenmiş kompozisyonlara ilaveten, natüralist tarzda tasarlanmış ve renklendirilmiş lale ve gül ağırlıklı tezyinat tarzını da benimsemişlerdir. Kitap sayfalarından çıkan tezhibli eserler, levhalar şeklinde sergilenerek sanatseverler ile direkt buluşmuş ve farklı bir kullanım alanına sahip olmuştur. Natüralist tarzda işlenmiş çiçekler geleneğe bağlı olarak devam etmiştir. Günümüz sanatçıları içerisinde bu geleneğe çağdaş yaklaşımlar getirerek, gelenekle günümüz çağdaş yaklaşımlarını bir arada harmanlayıp çağdaş bir dil yakalayan tezhib sanatçıları da ortaya çıkmıştır.''

-Tezhib Sanatı'nın yeniden varoluşu

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Münevver Üçer, klasik sanatların özünü ve ruhunu kaybettirmeden yeni ana akımların uygulanmasının değerine vurgu yaptı. Prof. Dr. Üçer, şöyle dedi:

''Bu güne kadar ağırlıklı olarak, klasik formların tekrarlandığı tezhib çalışmalarının yapılmış olmasının sebebi, bu sanatın kesintiye uğrayan bir eğitim süreci geçirmiş olmasıdır.

Bu sanata gönül vermiş hocalar ve akademide verilen eğitimle bu geçiş sürecini atlatan tezhib sanatı yeniden varoluşunu klasik dönemin eserlerine bakarak günümüzde tekrar uygulayan sanatçılarına borçludur.

Son otuz yıla bakıldığında, klasik sanatların ve tezhib sanatının atağa geçtiği, sanatçılar ve sanatseverler tarafından sahiplenildiği görülmektedir. Geleneğe sahip çıkmak geleceği teminat altına almakla eş değerdir. Devletler süreklilik gösterdikçe sanat ve kültürleri de devamlılık gösterecektir. Başka bir deyişle tam tersinden bakılacak olursa sanat ve  kültürüne sahip olan uluslar devamlılık göstermeye devam edeceklerdir.

Günümüz tezhib anlayışı içinde yenilikçi ve çağdaş tasarımlarla uygulama yapanların veya yapmak isteyenlerin dikkat etmesi gereken en önemli husus, klasik tezhib sanatını tam anlamıyla bilmeleri, kurallarına vakıf olmaları gerekliliğidir. Klasik tezhib sanatı öğrenilmeden yeni yorumların yapılması mümkün değildir. Bu konu sadece geleneksel sanatlarda değil, bütün sanatlar için söz konusudur.

Tarihini bileceksin ve sonrasında yeni ve gelecek tarihini şekillendirerek sen yazacaksın. Sanatının tarihine kurallarına hâkim olacaksın ve yeni gelecek sanat anlayışını bu temeller üzerine sen inşa edeceksin.

Yeni arayışlar, beraberinde, geleneksel sanatlarla uğraşanları yeni birlikteliklere yönlendirmiştir. Farklı kompozisyon arayışları, tezhib ve hat sanatçılarını beraber tasarım çalışmaları yapmaya sevk etmiştir.

Eserlerde, alışılagelmiş olan, tasarlanmış hat çalışmasının etrafına tezhib uygulanmasının yanı sıra önce tezhibi yapılan eserlere hat uygulamaları da yapılır olmuştur. Bu durum, tezhipte yenilikçi formların ortaya çıkmasını sağlamış ama hat sanatçılarına tasarım ve uygulamada yeni zorluklar getirmiştir. Bitmiş tezhib üzerine hat uygulamaları yapmak düz kağıda yazmaktan daha zor olmaktadır. Fakat ortaya çıkan sonuç, başlı başına eşsiz sanat eserleri olmaktadır.

Günümüz klasik sanatları içerisinde yenilikçi arayışlar içinde dikkat çeken diğer bir unsur da, tezhib için kullanılan kağıtlarda yapılan yeniliklerdir. Dokulu, ebrulu, çeşitli renklerde boyanmış, renk geçişleri uygulanmış kağıtların kullanılması yenilikçi tasarım arayışları içinde olan tezhib sanatçılarının kağıttan uygulamaya giden çalışmalarının zeminini oluşturmaktadır.

Sanatınızın etik kurallarına, geleneğine sahipseniz ve bu noktalara saygı ile yaklaşıyorsanız, kurallarından ödün vermeden çağdaş bir tını yakalayarak yenilikçi bir anlayış ile sanat eserleri üretiyorsanız, ''gelecek''  bu çalışmaları da değerlendirecektir.

Bugün de beğeniyle izlenen, geçmiş yüzyılların ekol olmuş sanatçıları, Karamemi, Şahkulu, Ali Üsküdârî gibi önemli isimler, yaşadıkları dönemde yeni tasarımlarıyla nasıl yüzyıllara damgalarını vurmuşlarsa ve bunu yaparken de geleneksel sanatların klasik kurallarını koruyarak yapmışlarsa, bu sanatları günümüzde yeniden yorumlamaya çalışan sanatçılar da, bu sanatın ince bıçak sırtı olan kurallarını, nüanslarını bozmadan, geniş kitlelere ulaşacak yeni yorumları, yeni tasarımları ve arayışları sanatseverlerin beğenisine sunmalıdır. Bizi biz yapan geçmişten günümüze, günümüzden geleceğe bizi anlatacak olan kendi öz kültürümüz ve özümüze ait olan sanatımızdır. ''

-Bütün öğrencilerin orijinal eserleri görmelerini öğütlüyorum

Prof. Dr. Münevver Üçer, SDÜ Güzel Sanatlar Fakültesi lisans ve yüksek lisans öğrencilerine de şu önerilerde bulundu:

''Ben bir akademisyen olarak her zaman öğrencilerimin klasik orijinal eserleri görmelerini istiyorum. Tezhip sabır işidir. Çok fazlasıyla emek ister. Zaman ister. Sabır gerektirir.

Ne yapıyor olursanız olun çok özenin. Çok özendiğiniz işler güzel olur. Değer verin. Zira hayatınızda geri alamayacağınız zamanı ona verdiğiniz için ona çok özenin.

Benim favori çiçeğim laledir. Zira kültürümüzde lale Allah'ı, gül Peygamber Hz. Muhammed'i temsil eder.

Klasik sanatlarımızda lale, gül, karanfil, sümbül çok kullanılmıştır. En az görülen çiçek türü ise gelinciktir.ˈˈ

-Prof. Dr. Münevver Üçer:

▪Sanat Alanları: Hat, Tezhip, Minyatür, Çini

▪Lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine ders veriyor

▪Bilimsel dergilerde hakemlik yapıyor.

▪Prof. Dr. Üçer ulusal ve küresel ölçekte  çok sayıda ödül sahibi bir bilim insanı.

-Bilimsel Makale ve Yayınları, Eserleri, Projeleri, Kitapları

Prof. Dr. Münevver Üçer'in bilimsel makale, yayın, proje ve kitaplarından bazıları ana başlıkları ile şu şekilde:

▪Tezhip ve Minyatür Sanatında Çiçekler

▪Günümüz Sanatına Çağdaş Yorumlar: Gelenek Gelecektir

▪Ardında İz Bırakanlar (Editör)

▪Kömürde Açan Çiçekler

▪Sultanların Sanata Yansıyan İzleri

▪Türk Sanatının Yapı Taşları

▪Yaşayan Selçuklu Mirasımız

▪Gelenek Gelecektir

▪İstanbul'un 100 Motifi

▪Menasır ı Munevveran

▪Lâle i Münevverân

▪ESMAÜN NEBİ

▪Lale

▪Huzur

▪Sihirli Mavi

▪Bezm-i Zer

▪Farklı ve Birlikte

▪Aşk'ın Çiçekleri

▪Selçuklulardan Bugüne Geometri

▪Çiçekler Yeniden Açtı

Bilgi: Bu çalışmada içerik üretilirken Prof. Dr. Münevver Üçer'in ''SDÜ Art-E- Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat Dergisi'nde  - Aralık 2019- Cilt 12- Özel Sayı-ISSN 1308-2698- yayımlanan Kültürel Miras Farkındalığı Bağlamında ''Gelenek Gelecektir'' başlıklı bilimsel makalesinden faydalanılmıştır. Bazı paragraflar anılan bilimsel makaleden alınmıştır.

Yayın Tarihi: 04/06/2022
Okunma Sayısı: 444