Doç. Dr. Genç: Kilim dokumalarının her motifinde bir 'öz' var

Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Genç, Isparta ve Burdur yöresinde toplam 275 köyde yaptığı çalışma kapsamında; yöreye ait dokuma ve Yörük yaşam kültürünü anlattı. 

Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mustafa Genç, Isparta ve Burdur yöresinde toplam 275 köyde yaptığı çalışma kapsamında; yöreye ait dokuma ve Yörük yaşam kültürünü anlattı. Özellikle kilim dokumacılığında kullanılan motif ve renklerin her birinin bir anlam içerdiğini söyleyen Doç. Dr. Genç, "Her bir motifte öz var. En kötü insan olma süreci sarı renklerle ve en iyi insan olma süreci yeşille tamamlanıyor" dedi. Dokuma, geleneksel kültürlerin araştırılması, Yörük yaşamı çalışmaları ve kök boyama gibi uzmanlık alanları bulunan öğretim üyesi Doç. Dr. Mustafa Genç, Isparta'nın 187 köyü ve Burdur'un 88 köyünde yöreye ait olan dokuma kültürünü, genel özellikleri, temel yapıları ve kullanılan malzemeleri ve üzerindeki motiflerle ilgili detaylı bir çalışma gerçekleştirdi. Aslında Isparta ve çevresinde ilk başta akla halı geldiğini anlatan Doç. Dr. Genç, "Çünkü bizim 2 temel değerimiz var; biri gül diğeri halılarımız. Isparta ve çevresi coğrafi açıdan Yörük yaşam tarzına en uygun yaylalar olarak kabul edilir. Yaz gelmeye başladığında hepsinde hareketlilik başlar. Hayvanlarına daha iyi otlaklar bulmak için yaylara göçerler. Dokumanın temelinde insanın yaşam tarzı vardır. Yani siz halı ve kilim dokuyorsanız; bunun temelinde ulaştığınız yaşam tarzı olan küçükbaş hayvan yetiştiriciliği var. Yününüz ve kılınız varsa siz bu iplerden o yöreye ait olan dokumalar gerçekleştirirsiniz" dedi.

'SADECE İLGİ VE TALEP AZALIYOR'

Hem Isparta hem Burdur'un dokuma kültürü açısından birlikte gelişmiş bölge olduğuna işaret eden Doç. Dr. Mustafa Genç, 2000 yılına kadar Isparta'nın sokaklarında bir atölye ve o atölyede bir kirkit sesi ile karşılaşıldığını hatırlattı. Doç. Dr. Genç, "Orada çıkan halılar pazarda satılırdı. Yani bir dönem dokuma bütün hayatımızda yer alırken, şimdi bir dekora dönüştü. Sadece ilgi ve talep azalıyor. Kilim dokumaları ise halıya göre daha çok korunmuştur. Çünkü daha gelenekseldir. Ticari olarak tercih edilmeyen dokumalardır. Dokuma kelimesinde 'D'den sonra virgülle ayrıldığında insanın kendisini okumasıdır. 'K'den sonra ayırınca ilim ile karşılaşırsınız. Bu bizim kültürümüzün ve toplumumuzun estetiğe bilime ve sanata önem verdiğinin göstergesidir" diye konuştu.

'HER BİR MOTİFTE ÖZ VAR'

Halı ve kilimlerde dokumanın yapıldığı süreçte üzerindeki motiflerin bir anlamı olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Mustafa Genç, şunları söyledi: "Isparta ve Burdur çevresinde kilim dokumalarına baktığınızda bereket, koç boynuzu, eli böğründe, yar yara küstü, pıtrak, sığır sidiği, su yolu, tarak ve parmak gibi adlandırmalarla yaptığımız motiflerle karşılaşırsınız. Motif, dokumanın üzerindeki her bir birimin bir adı. Peki gerçekten eli belinde dediğimizde kadın, koç boynuzu dediğimizde erkek mi aklımıza gelmesi gerekir. Aslında burada küçük bir soru işareti var. O soru işareti de bizim kültürümüz kendi geleneğinin içinde üretimlerini yaparken hiçbir zaman bir yerden alma, bir gördüğü formu aynısını kullanmayı denememiş. Batıdaki bir ressam ve heykeltıraş gördüğünün aynısını yapmak onun için çok önemli. Dokumada da bunu gerçekleştirebilirsiniz. Ama bizim kültürümüz bunun öyle olması yerine bir pıtrağı doğada gördüğünde onun kendi dokumasında 'Stilize edebilirim, ben onu yorumlayabilirim. Geometrik olarak dokumanın tekniğine nasıl yaparım?' diye gerçekleştirmiş. Motifinde kendi kendine bulmuşlar. Her bir motifte öz var. Bunu gerçekçi bir şekilde doğrulamamız gerekiyor. Ayrıca, dokumaya ilk başlanacağı zaman o konuda maharetli olan yapar. Dokuma tezgahına ilk o başlar. O bereketle o insanın çalışkanlığı ile o dokuma çok kısa sürede bitirilir."

RENK İÇİN 2 YÖNTEM VAR

Dokumada kullanılan renklerde ise seçilen iki yöntemin olduğunu kaydeden Doç. Dr. Genç, "Kırmızı elde etmek için kök boya kullanmış. Ceviz kabuğundan ve meşe palamudundun siyahını ve kahverengisini kullanmış. Ama renkleri kullanırken, öylesine bir sistematik içerisinde kullanmamış, koyu bir rengin hemen motifin etrafından onu açık bir renkle yapmış. O yüzden baktığımızda öylesine seçilmiş zannediyoruz. İkinci bir yöntemde rengin seçilmesindeki nokta insanların kendini ifade etme şekilleri. Anadolu'da her bir rengin anlatım değerleri var. İnsanın kendi bedenini tanıma sürecinde en kötü insan ile en iyi insan arasında gidip geliyor. Bunu yaparken kendinin en kötü olduğu süreci sarı renklerle ve en iyi insan olma sürecini yeşille tamamlanıyor. Ortada beyaz, mavi, siyah ve diğer renk tonları var. Bunu dokumasında da kullanıyor. Zaten dokuma dediğimiz kilimler ölümlük ve dirimlik diye dokunur" dedi.

 

Kaynak: Demirören Haber Ajansı (DHA)/ Ali ÇEVİKBAŞ

 

Yayın Tarihi: 23/01/2021
Okunma Sayısı: 489