Bütün arayışım çocukluğumda bıraktığım o renkleri yeniden bulmak için

Somut Olmayan Kültürel Miras unsuru ''Kökboyama'' alanında uluslararası literatüre bilimsel bilgi ve yayın kazandıran;  ''İyi Koruma Uygulamaları'' gerçekleştiren; yeni nesillere bu nadide değeri etkileşimli şekilde aktaran Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Genç, Küresel Isınma ve İklim Değişikliği ile mücadele için de çok önemli misyon üstleniyor.

 

-Prof. Dr. Genç, MEB Tokat Olgunlaşma Enstitüsü'nde etkileşimli atölye gerçekleştirdi

SDÜ Güzel Sanatlar Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mustafa Genç, Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) Tokat Olgunlaşma Enstitüsü'nde Kökboyama alanında etkileşimli bir atölye çalışması gerçekleştirdi. Hiçbir kanserojen etki olmadığı, Doğa Ana'nın saf ve yalın hâlinden elde edildiği için ''sürdürülebilirlik'' öğesi de olan ''Kökboyama''nın tüm Dünya'da yükselen bir değer olduğuna atıf yapan Prof. Dr. Genç, özellikle bebek, çocuk ve hassas giysilerde renklendirmenin önem kazandığı ve bu doğrultuda koleksiyonlar oluşturulduğunu kaydediyor.

-Doğa Ana'nın bütün renklerinin izinde

''Doğaya çıkıyorsunuz. Yeşilin onlarca tonunu görüyorsunuz. Mevsimler değişiyor. O mevsim geçişi arasında yine renklerin milyarca tonu ile karşılaşıyorsunuz. O açık yeşilden başlayan ağacın yaprağı sonbahar sonuna kadar sarı ve kızıla dönüşüyor. Yaprak tamamen çözünüp toprak oluncaya kadar tüm süreçleri gözlemliyorsunuz. O renklerin kendiliğinden oluşması süreci beni çok etkilemişti. Bütün arayışım çocukluğumda bıraktığım o Doğa Ana'nın renklerini yeniden bulmak için. ''

Bu sözler Süleyman Demirel Üniversitesi'nin (SDÜ) 1 Haziran 2017 tarihinde başlattığı ve hâlâ akademik yayınlar ve bilimsel çalışmalarla devam eden ''Isparta'nın Somut Olmayan Kültürel Mirasları Tespiti Projesi'' Koordinatörü Prof. Dr. Mustafa Genç'e ait.

 

-UNESCO 'Kültürel Miras' unsuru olarak tanıyor

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu'nun (UNESCO) Kültürel Miras olarak tanıdığı Kökboyama alanında akademik yayınlar yapan, bilimsel bilgiyi tüm toplum kesitleri ile paylaşan Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) Geleneksel Türk Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Genç, Türkiye çapında etkileşimli atölye çalışmaları da yapıyor.

'İyi Koruma Uygulamaları' bağlamında Prof. Dr. Mustafa Genç'in son durağı Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) Tokat Olgunlaşma Enstitüsü oldu.

Prof. Dr. Genç, MEB Tokat Olgunlaşma Enstitüsü'nde etkileşimli şekilde Kökboyama çalışması gerçekleştirdi.

-Kökboyama Dünya'da yükselen bir değer hâline geldi

Kökboyama uygulamasının sağlık, Küresel İklim Değişikliği ile mücadele, yer altı suları ve tatlı içme suyu kaynaklarının korunması, sürdürülebilirlik nosyonu açısından çok değerli olduğuna atıf yapan Prof. Dr. Mustafa Genç, şöyle diyor:

''Dünya'nın en güçlü markaları özellikle bebek, çocuk ve hassas alanlarda kumaşları kökboyama yöntemi ile renklendirmeye başladı. Kökboyama, tüm Dünya'da yükselen bir değer hâline geldi.

 

-Sağlık açısından etkisi

Kökboyama tamamen doğal ve saf şekilde gerçekleştiriliyor. İçeriğinde hiçbir kanserojen madde unsuru yok. Kimyasal açıdan da korunaklıdır. Doğa Ana'dan soğan, kök, yaprak, bitki bütünlüğü, börtü- böcek, bazı deniz ürünlerinden elde edilerek renklendirme yöntemi olan Kökboyama yer altı sularına, tatlı içme suyu kaynaklarına da zarar vermiyor.

Doğal kumaş renklendirilirken çevreye zararlı atıklar üretilmiyor. Malzemeler doğal. Dolayısıyla bebek ve çocuk sağlığı açısından çok önemli bir donanım kazanılıyor. Sağlık yapısı nedeniyle hassas durum içindeki insanlara özel olarak da üretim yapılıyor. Hassas alanlar için de aynı yöntem izlenmeye başladı. (Oyuncaklar için de aynı durum geçerli. Marangoz titizliğinde ahşaptan yapılan oyuncaklar artık kökboyama ile renklendiriliyor. Zira çocuklar oyuncakları her zaman ağızlarına götürebilir. Kökboyama ile renklendirilen oyuncaklar ise onlar, endişelenmenize gerek yok.)

Kökboyama M.Ö. 700'lü yıllara kadar dayanıyor. Biz o ilk çıkış izlerini arıyoruz. Kökboyama uygulamasını özgün yapısı ile kayıt altına almak, korumak ve gelecek kuşaklara aktarmak odaklı çalışıyoruz.

Güzel sanatlar alanı ile de ilgilendiğim için tüm hayatım bu renkleri aramakla geçti. Çok uzun yıllar arşivlerde, sahada çalıştık. Tespit ettiklerimizi de uluslararası literatüre kazandırdık. ''Açık Bilim'' kapsamında da herkesle paylaşıyoruz.

UNESCO'nun da önem atfettiği Dünya Mirası olarak konumlandırılan Kökboyama için ''İyi Koruma Uygulamaları'' yapmaya çalışıyoruz. ''

-Küresel İklim Değişikliği ve Sürdürebilirlik Nosyonu

''Küresel Isınma, İklim Değişikliği artık sadece bilimsel çalışmalar, akademik yayınlarda değil. Hayatımızın tam merkezinde yer alıyor. Hepimizi direkt etkiliyor. Ekstrem hava olayları, yangınlar, kuraklık, aşırı yağışlar, ani su ve sel baskınları… Tamamı artık Dünya'da hiç kimsenin güvende olmadığını gösteriyor. En son gerçekleştirilen bilimsel çalışmalarda Dünya nüfusunun en az yüzde 85'inin iklim krizinden etkilendiğine işaret ediyor.

Sera gazlarını azaltılmak, temiz, yenilenebilir, sürdürülebilir enerji üretimine hız vermek, küresel ısınmayı 2 santigrat derecenin oldukça altına indirmek, hatta 1,5 santigrat derece ile sınırlamak için çalışmalıyız.

Türkiye, Paris Anlaşması'nın taraflarından biridir. Küresel İklim Değişikliği ile mücadele etmek için imza altına aldığımız taahhütlerimiz var.

Kökboyama, sürdürülebilirlik kavramı içerisinde küçük bir adım. Ama güzel ve sağlıklı bir adım. İşte bu nadide kültürü korumak, yaşatmak, gelecek kuşaklara aktarmak için çaba gösteriyoruz.

Bu yolla doğal kaynaklara zarar vermiyoruz. Hatta tatlı içme suyu kaynaklarını, yer altı sularını korumuş oluyoruz. ''

 

-Kökboyama yerel toplulukların kalkınmasını sağlar

''Kök boya doğal kaynakları, biyolojik çeşitliliği korur. Yerel toplulukların kalkınmasına destek sağlar.

25 yıllık akademik hayatımda en çok mutlu olduğum ânlardan birisi şudur: Bir teyzenin o bitkileri toplayıp satarken ''-sebep olanlardan Allah razı olsun. Ne güzel oldu. Hayatımıza birisi dokundu-'' sözü beni inanılmaz şekilde mutlu ediyor.

İşte o coğrafyadaki toplumun kalkınmasına katkı sağlamış oluyorsunuz.

Ve 'Kültürel Miras' olarak kabul edilen bir unsuru siz var etmeye, devamlılığını sağlamaya çalışıyorsunuz. Bu noktada da çok önemlidir.

Çünkü bir yerde bitki toplanmaya başlandığında öbür tarafta onun üretimi gerçekleşiyor ve böylece ekosistem dediğimiz döngü kendi içerisinde devam ediyor. ''

-Anadolu'daki binlerce yıllık birikimi marka hâline getirmek

20'nci yüzyıl başlarına kadar Osmanlı Devleti'nin birinci sıradaki ihracat ürünü bizim ''kök boya '' diye bildiğimiz bitki.  Bitkinin köküyle, çiçeğiyle, yaprağıyla, gövdesiyle boyamalar gerçekleştiriliyor.

Kökboyama alanında farklı böcekler ve sucul canlıların bir kısmı da kullanılıyor. Ayrıca deniz salyangozları var. Bir dönem Roma'ya adını veren ''Roma Moru'' var. Deniz salyangozu ile yapılan boyamalar sonrası ortaya çıktığını düşündüğümüzde aslında bütün bir boyama yönteminin adı benim tanımımla ''kök boya'', akademinin ifadesiyle de ''doğal boyama…''

Yani doğada kendiliğinden yetişen, bir müdahale olmayan bitkileri, böcekleri doğal olan elyaflar üzerinde renklendirme işlemi yaptığınızda bu boyamanın adı ''kökboyama'', ''doğal boyama'' oluyor.

Latince adı 'rubia tinctorum' olan aslında 'boya otu', 'boyacı otu', 'dil kanatan otu', 'boyalık otu' gibi isimlerle anılan ve Anadolu'nun birçok coğrafyasında yetişen ve kırmızı renk elde edilen bir bitkiyle başlıyor tüm serüven.

Onun için kök boya denildiğinde o bitkinin kökü, gövdesi, çiçeği, yaprakları yani her tarafını kullanıyoruz aslında. Ben de Anadolu'daki binlerce yıllık bu birikimi, geleneği yeniden bir marka değeri oluşturabilsin diye böyle bir tanımlamayı kullanıyorum. Yani doğadaki bitkileri, doğal yöntemlerle, doğal elyafları renklendirme işlemine biz 'kökboyama' adını verebiliriz.''

 

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB) Tokat Olgunlaşma Enstitüsü'ndeki Kökboyama Etkileşimli Atölye: 

 

MEB Tokat Olgunlaşma Enstitüsü

Yayın Tarihi: 11/02/2024
Okunma Sayısı: 163